4 Temmuz 2009 Cumartesi

Osmanlı Mutfağı Sahipsiz

Osmanlı yemekleri sahipsiz;

Son zamanlarda çokça, eskiden de yapıla gelen kültürümüzü yozlaştırma çalışmaları birileri tarafından devam ediyor. Hatta bu yozlaştırmayı yaparken, niyeti aslında iyi olan ve olup bitenden habersiz insanları da yanlarına katarak yapmaktalar.Birileri "Osmanlı yemeği" diyerek bir festival ya da etkinlik düzenliyor veya konu değiştirelim, "Osmanlı kaftanları" olsun veya "Osmanlı müzikleri" olsun, hiç fark etmez, araştırmadan, konusunda uzman kişilere danışmadan, olmasını istedikleri Osmanlı kültürüne yeni nesle dayatmak istiyorlar.Cahilliklerini de, yabancı kelimelerle bir kaç süs yaparak örtmeyi de başarılıyorlar.Günümüzde, kimse kızmasın, herkeste yabancı isimli yerler, kimseler hayranlığı var. Mesela iki lokanta olsun yan yana, biri "evim lokantası", diğeri ise "where the hell you coming from" adında olsun. Ne yazdığını anlamadığı İngilizce yazılı tabelası olan mekâna gireceklerin yüzdesi daha çoktur. Hatta ertesi gün arkadaşlarına yabancı isimli yerde yedikleri, yabancı isimli yemekleri anlatıp hava da atacaklardır. Hâlbuki onları yapan Türkçe konuşan aşçılar değil mi ki? Ama tabi mutfağa inip baksanız, o lokantanın mutfağında da aşçılar önlüklerinin üzerine "CHEF", "Executive Chef" işlediklerini göreceksiniz. Daha kendi öz yemeklerini bilmeyen, ancak dünya mutfağına özenen o kadar çok insan var ki... Bir de son moda diye, bir kısım entel, konunun kıyısından teğet geçerek, kültürü yaşatma, sahip çıkma gibi kavramları ağızlarına alarak, manken podyumlarına yakışır şenlikte günler, etkinlikler düzenlemekteler ki bu da benim gibi bilgisayar emekçilerini bile güldürmektedir... Konunun vahim olan boyutu budur. Kültüre sahip çıkmak lafla olmaz, yurtdışından yabancıları getirtip onlara Türk kültürü ile ilgili vaazlar verdirterek de olmaz. Türk kültürüne ilk önce o kültürü yaşayarak, sonra da hizmet ederek sahip çıkılır. Bu sahip çıkma eylemi maalesef lafla olamıyor. Gördük işte...Ve eminim ilerleyen zamanlarda, kimi şarlatanların yeni podyumlar hazırlama girişimlerini görmeye de devam edeceğiz...O zaman gülmeye ve izlemeye devam edelim
Osmanlı mutfağında yemekleri aşçılar yaparlardı. Hatta Fatih Sultan bir seferinden İstanbul' a dönerken, Mengene yakın bir yerde çadır kurup geceyi geçirmiştir. Ve o sırada Mengen aşçılarının yemeklerini o kadar çok beğenmiştir ki, burdan saraya aşçı götürmüştür. Yıllar boyu da o aşçıların oğulları, akrabaları hep sarayın mutfaklarında çalışmışlardır. Bu yüzden Mengen' li aşçı olmak ayrıcalık sayılıyor. Ama işte işin bir de kültürel boyutu var. Bu da, yıllarca nesillere aktarılmasını sağladığı "Osmanlı Mutfağı" nı tanıma ve kayıt altına alma çalışmaları. Ancak yıllar boyu, hatta şimdi bile, ciddi incelemeler yaparak, bu araştırmaları yapan da hala yoktur. Bu durumda tabi ortalık şaklabanlara, şarlatanlara kalıyor. Hiç de osmanlı mutfağı yemeği olmayan yemekleri yarışmalarda birinci seçip, kendileri yeni bir osmanlı mutfağı yaratmaya çalışıyorlar. Ama desteksiz ( para desteği demiyorum- mantık diyorum) attıkları için de başarısız olacakları kesin...Yani Osmanlı mutfağını yaşatacak olanlar yine aşçılarımızdır. Bir ekip kurulsa, demogrofik ve antropolojik incelemelerini uzman sosyologlar yapıp rapor yazsa, aşçılar da mesleklerini anlatsalar ve sonra yazılı bir kaynak oluşturulsa...Diye söylenip duruyor. Zamanı gelecek onun da.Hep birlikte göreceğiz.

2 yorum:

  1. keske bu tariflerin ingilizceleri de olsa,Burda (amerika'da) daha cok insan okuyabilse.

    YanıtlaSil
  2. ne alaka chef tolga

    YanıtlaSil